19 Ağustos 2014 Salı

Dan Brown - Cehennem


Sizlere bugün önereceğim kitabın adı, Cehennem. Ve yine modası geçmiş olan bu kitabı sizinle şu an paylaşıyor olmam... Ama Dan Brown'un kitap yorumlarını okumuş birisi olarak bu kitabın en iyi kitabı olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Bu adamın bu kitabını merak ediyor olma sebebim de şu içerisinde geçen "İstanbul" tasviri. Dan Brown konusunda okuduklarımdan; adam semboller konusundaki uzmanlığını, tarih ve din konusundaki araştırmacılığını yine harika şekilde kullanmış. Bu kitabında Dante'ye atıflarda bulunduğu o kadar çok bölüm var ki, Brown adeta; İtalyan yazarı ezberlemiş diyebilirim. Brown'un kendinden izler taşıdığı söylenen kahramanı Robert Langdon yine başrolde yer alıyor. Konusal anlamda;

Harvard Üniversitesinde profesör olan akademisyen Langdon uzun süren bir baygınlık sonrası uyandığında, kendisini en son bulunduğu okul kampüsünden kilometrelerce uzakta, İtalya Floransa'da buluyor. Üstelik aslında bir saldırıya uğradığını ve birkaç gündür aslında Floransa'da bulunduğunu öğreniyor. Gözlerini açtığında kendini bulduğu hastane yatağında kendisiyle ilgilenen doktorlar saldırıdan dolayı kısa süreli bir hafıza kaybı yaşamış olabileceğini ve dinlenmesi gerektiğini söylerler. Ancak peşindeki kötü adamlar onun kendine gelmesine izin vermezler. Önce hastanede bir saldırıya uğrayan Langdon, Doktor Sienna Brooks'un yardımıyla kaçmayı başarır. Sienna onu kendine evine getirdiğinde, Langdon kendisine koruma sağlayabileceğini düşündüğü büyük elçiliği arama fırsatı bulur. Sienna'nın evinde geçirdiği zaman diliminde Sienna ve geçmişi hakkında da ilginç bilgiler öğrenir. Dahi çocuk olarak nitelendirilebilecek Sienna, geçmişinden uzaklaşabilmek için İtalya'ya yerleşmiştir. Sienna'nın evine de erişim sağlayan kötü adamlar ikiliyi uzun soluklu bir maceraya sürüklerler. Bir yandan son iki günde yaşadıklarını ve İtalya'ya nasıl ve neden geldiğini öğrenmeye çalışan Langdon, bir yandan da kötü adamlardan kaçmaya çalışmaktadır. Kaçışında ve izleri takip etmekte kendisine oldukça destek olan Sienna ile samimiyetini ilerleten Langdon, Floransa'da Dante'nin İlahi Komedyası ve özellikle Cehennem bölümü sayesinde takibini hızlandırıyor. Öte yandan Konsorsiyum olarak adlandırılan bir ekip Langdon ile olayları yakından takip ederken, Dünya Sağlık Örgütünün başındaki Elisabeth Sinskey ile gizemli bilim adamı Bertrand Zobrist de olaylara dahil oluyor.

Sonuç olarak söyleceklerim, kuşkusuz kitabın son bölümlerinin İstanbul'da geçmesi benim gibi Türk okuyucuların dikkatini çekmişti. Ancak ben beklediğim o tasvirde doyuma ulaşamadım. Hayal ettiğim gibi olmadı. Yani siz de "İstanbul tasviri" ile ilgili fazla hayal kurmayın. Ama benim en çok dikkat ettiğim Dan Brown'un inanılmaz akıcı bir dili var. Bu konuda kimse eline su dökemez o derece. Hakkını vermem lazım. Bir çırpıda okuyup bitereceğiniz kitaplardan birisi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder