15 Aralık 2016 Perşembe
12 Aralık 2016 Pazartesi
Bipolar Bozukluk (Manik Depresif Hastalık - İki Uçlu Bozukluk)
Arkadaşlar, merhaba... Bugün sizlerle kendimde belirtilerini gördüğüm bir psikolojik evreden bahsedeceğim. Umarım araştırdığım konular üzerinden verdiğim -alıntı bilgilerin sizlere de faydası olur. Başlayalım...
Aşağıdaki belirtilerden herhangi birini yoğun olarak yaşıyorsanız; kesinlikle bir doktora başvurmalısınız.
1) Bipolar Mani veya Hipomani
-Yersiz/aşırı neşe hali, ya da öfke sinirlilik/agresyon
-Aşırı konuşma, konudan konuya atlama
-Abartılı özsaygı
-Alışılmışın dışında enerji, daha az uyku ihtiyacı
-İmpulsivite, düşüncesizce doyuma ulaşma isteği(alışveriş çılgınlığı, ani seyahatler, aşırı ve bazen rastgele seks, yüksek riskli iş yatırımları, hızlı araba kullanma)
~
2)Bipolar Depresyon
-Depresif ruh hali ve düşük özsaygı
-Her zamanki aktivitelere karşı ilgi ve haz eksikliği
-Düşük enerji seviyesi
-Üzüntü, yalnızlık, çaresizlik, suçluluk duygusu
-Uykusuzluk veya aşırı uyuma
-İntihar düşüncesi, girişimi
-Düşük konsantrasyon
4 Aralık 2016 Pazar
Kayıp Sembol
Merhaba, arkadaşlar... Bugün sizlere bir kitap önerisinde bulunmak istiyorum. Kitabımızın adı: Kayıp Sembol. Öncelikle söylemek istediğim şey; Dan Brown eserleri arasında ilk okumanız gereken kitap bu değil.
Sıralama şu şekilde olmalı bence. Melekler ve Şeytanlar, Da Vinci Şifresi, Kayıp Sembol, Cehennem. Çünkü karakterimiz aynı. Robert Langdon. Aslında karışık da başlayabilirsiniz, ancak kitaplar arası minik detay göndermeleri var. Benim gibi takıntılı biriyseniz buna kesinlikle dikkat eder ve sıralamaya saygı duyarsınız. ,
Şimdi biraz kitap ve yazarıyla ilgili bir şeyler izah edeyim...
Şimdi biraz kitap ve yazarıyla ilgili bir şeyler izah edeyim...
Dan Brown, okuduğunuz yazarlar arasında en iyi kurguları yapabilen ve sahip olduğu bilim, din, felsefik paradigmaları eserlerinde son derece güzel kullanabilen bir adam. Okutuyor kendini adam yani. Sıkılmıyorsunuz. Hatta kitaplarında öğrendiğiniz bir sürü bilgi oluyor; not alabilirsiniz. Yazarın, bu kitapta etkilendiği ve ifade etmek istediği konu masonluk. Büyükbabasının mason olduğunu kendisi de ifade etmişti zaten. Sanırım ilham aldığı kişi büyükbabası. Bu kitapta (Noetik Bilim, Felsefe, Masonluk, Bilim, Din) gibi başlıklardan güzel bilgiler edineceksiniz. Vizyonunuz genişleyecek. Kitaba konusal olarak bakarsak; başrolünde yine Robert Langdon var. Profesör Langdon'a sabahın erkek saatinde telefon gelir ve en yakın arkadaşlarından bir tanesinin sekreteri Langdon’u Washington’daki konferansta konuşma yapması için çağırır. Yanında yıllar önce arkadaşının (Peter Solomon) ona saklaması için verdiği paketi getirmesini de ister. Langdon konferans salonuna geldiğinde salonda kimseyi bulamaz. Telefonda ne olduğunu anlamaya çalışırken karşısında gizemli bir ses (Mal'akh) bulur ve dahası giriş salonunun ortasında kesik bir el ortaya çıkar. El Langdon’un en yakın arkadaşının (Peter Solomon) elidir ve telefondaki ses arkadaşını tekrar görmek istiyorsa Washington’daki gizlenmiş sırrı gece yarısına kadar bulmasını ister. İnanılan gizlenmiş sır insanı Tanrı’ya dönüştürebilmektedir. İnanışa göre bu gizlenmiş sırrı bulmak için Washington’da gizlenmiş olan piramidin bulunması gerekir. Piramit aslında bir haritadır ve sırrın nerede saklı olduğunu gösterir. Bunun üzerine Langdon ilk olarak piramidi bulmaya çalışır ve bunun için çok çaba sarfetmesine gerek yoktur. Fakat piramit tamamlanmamıştır ve dahası üzerindeki mesaj çok basittir. Langdon daha sonra ona saklaması için verilen paketin piramidi tamamlayan parçası olduğunu anlar fakat piramidi inceledikçe haritayı ortaya çıkartmanın ne kadar zor olduğunu anlar.
Olaylar böyle devam eder...
Olaylar böyle devam eder...
Bu kitapta etkisinden kurtulamadığım karakter: Mal'akh. Yani, kitabın "zehri" bu karakter diyebilirim. Kesinlikle Dan Brown efsanevi betimlemeleriyle bu karaktere bir büyü vermiş. Hani kitabı bırakırsınız ve uyursunuz ya, sonra rüyanıza etkilendiğiniz karakter girer. Bu kitabın rüyanızda bırakacağı karakter, Mal'akh. Net. Tüm detayları yakalayın, ama bu karaktere başka bir gözle bakın. Neyse, devam edelim... Dan Brown kitaplarında İstanbul göndermelerini de seviyor sanırım. Bu kitabında Kartal Soğanlık Cezaevi geçiyor. Görünce şaşırmıştım ama hoşuma gitmişti. Son olarak söylemek istediğim; bu kitabın finali beni çok etkilemedi. Yani, ben 20 sayfa öncesinde finale ulaştım; sonrasında okuduklarım biraz beyhude geldi bana. Tek eleştirim bu -olumsuz anlamda. Kitabın son sayfasında "Tanrı, hepimizin paylaştığı semboldü" sözü final için not aldığım cümle oldu. Saygılarımla...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)